Fırat
TAVUK
Şehit Düştüğü Tarih: 19 Aralık 2000
Şehit Düştüğü Yer: Bayrampaşa Hapishanesi
Doğduğu Tarih: 1971
Doğduğu Yer: Manisa
Mezar Yeri: Cebeci Mezarlığı, İstanbul
19 Aralık’da hapishanelere saldırı
başladığında bedenini ilk ateşleyen Fırat
Tavuk oldu. Saldırıyı durdurmak için kendini feda eden Fırat’ın tutuşan bedenine karşı bile tahammülsüz
olan düşman, onu kurşunlayarak katletti.
Ailesi aslen Orduludur,
bu yüzden kendini çoğunlukla “Ordulu” olarak ifade ederdi. Okulu Gebze
Lisesi orta birinci sınıftan itibaren terk etti.
Devrimci mücadeleye 1994
yılı ortalarında başladı. Bundan önce bir arayışın sonucu olarak birkaç aylık
dergi ve kitap okuma faaliyeti vardı. Devrimci mücadeleyi tercih etmesinin
temelinde, -çok bilinçli olmasa da- düzenin adaletsizliğine, eşitsizliğine, vb
duyduğu tepki vardır. Buna yaşadığı koşullar ve olanaksızlıklar da dahildir.
Diğer yandan ise Devrimci Hareketin «atılım» dönemi eylemlerinden ve bu dönemde
şehit düşen yoldaşlarımızın onun üzerinde yarattığı etki önemlidir. ‘91-92 yıllarında gerek
cezalandırma eylemleri gerekse de
yoldaşlarımızın çatışarak şehit düşmesi, üzerinde derin izler bırakmıştır.
Ancak bu dönemler için bir arayışa dönüşmemiş, daha çok duygusal ve sezgisel
bir etkilenme yaratmıştır. O günler için “devrimci olmak” düşüncesi
çok belirgin bir düşünce olmamakla birlikte, içten içe bir sahiplenme, sempati
oluşmaya başlamıştır.
Bu sempati asıl olarak
1994 yılında daha somut ve belirgin hale gelmiştir. Şehitlerimizle kendi yaşamını
kıyaslama, bu düzene karşı mücadele etme düşüncesi kafasında şekillenmeye
başlar. Kişilik özelliği olarak da adaletsizliğe, haksızlığa duyduğu tepki ve
buna karşı çıkma isteği, devrimci hareketi tanımaya başlamasıyla birlikte daha
vazgeçilmez bir istek haline gelir.
Devrimci mücadeleye aktif
olarak 1994 yılında illegal alanda başladı. Bu Fırat için dönüm noktasıydı.
Kendimi tümüyle, tüm duygu ve düşünceleriyle devrime, devrimci harekete verme
kararlılığıyla mücadeleye başladı. Bir Devrimci Sol savaşçısı olmak onun için
tarifi imkansız bir mutluluktu. Devrimci hareketin saflarında faşizme,
adaletsizliğe karşı savaşmak çok büyük bir onurdu Fırat için. Mücadeleye “ölmek var dönmek yok”
kararlılığıyla girdi ve dönmeyi hiç aklına getirmemeyi beynine kazıdı. Bu
aşamadan sonra mücadele içinde, geri düştüğü, ileri fırladığı zamanlar oldu.
Ancak mücadele kararlılığını hep ileri taşıdı, daha da büyüttü. Mücadele zemini
dışında, Parti Cephenin dışında, bir çözüm düşünmedi, olacağına da inanmadı.
Kendini her zaman Parti-Cephenin bir parçası olarak gördü.
Görevi, bir pratik eğitim
sürecinden sonra silahlı ekip komutanlığıydı. Ardından Anadolu Yakası Mahalli
Alan sorumluluğuna atandı. Bir süre sonra yeniden Silahlı Propaganda Birlikleri
savaşçısı alarak görev üstlendi.
1995’in Ağustos ayında İstanbul Kartal’da gözaltına alındı ve tutuklandı.
İlk olarak Ümraniye Hapishanesinde kaldı. Bu süre içinde direnişlerin içinde
oldu. ‘95’deki
43 günlük Açlık Grevi’nden sonra Sağmalcılar Hapishanesine geldi.
Hapishane süreci, Parti-Cepheyi, tarihimizi, gelenek ve değerlerimizi,
politikalarımızı çok daha yakından tanıdığı, devrimciliğini büyütüp, daha
sağlam temellere oturttuğu bir dönem oldu. Partinin emek ve çabalarıyla, eğitimiyle,
duygu ve düşüncede, devrimci kişilikte, ideolojik politik yetkinleşmede önemli
adımlar attı. Tutsaklığı, yaşamı boyunca hep kendini geliştiren bir hat izledi.
Bu süreç boyunca
yoldaşlarının eğitiminde, devrimci üretimde, direnişlerde çeşitli görevler
aldı. Kendini sürekli direnişlere, direnişlerin en önünde olmaya hazırladı.
Hapishaneler gerçeğini, hapishaneler koşullarında mücadelemizin önemini ve
Parti-Cepheli tutsak gerçeğini bilince çıkarmaya çalıştı. Şehitlerimizle
yarattığımız yaşam, direniş çizgimizi içselleştirmeyi esas aldı. Hapishanelerde
ödenecek her türlü bedele hep hazır oldu.
‘96 Ölüm Orucuna gönüllü oldu.
3. Ölüm orucu ekibinde yeraldı. Birinci
ekipte olamamasının burukluğunu, ama yine de anlına kızıl bandı takmanın
onurunu yaşadı.
Kendini, partinin
verdiği, vereceği her türlü göreve hazır, bir Parti-Cephe savaşçısı olarak
değerlendirdi. Partinin iradesine ve talimatlarına tabi, var olma koşulu devrim
ve devrimcilik olan bir Parti-Cephe savaşçısı olarak tanımladı kendini. Her
koşulda partinin iradesine tabi oldu. Parti iradesine tabi olmaktan, partinin
talimatlarını, politikalarını gerekirse hayatı pahasına, koşulsuz yerine
getirmeyi anladı. Bu mücadeleye başladığı andan itibaren hep böyleydi. Ancak,
mücadele hayatı boyunca bu iddianın altını doldurdu.
“Parti
Cephe dışında bir hayat, bir yaşam düşünemiyorum. Parti Cephe ailesinin kopmaz,
kalıcı bir üyesi olarak görüyorum kendimi. Ben Parti Cephe ideolojisiyle, Parti
Cephe düşüncesiyle varım. Partimin vereceği görevleri yerine getirmeme hiçbir
şey engel değildir.” diyordu bir yazısında.
Partiyi Türkiye haklarının umudu, emperyalizme ve oligarşiye karşı,
halklarımızın devrimci iktidarını kuracak ve bu iktidarı, halklarımızı,
sınıfsız ve sömürüsüz bir topluma taşıyacak olan tek güç olarak gördüğünü ifade
ediyordu: “İdeolojik politik hattımızla,
politika ve taktiklerimizle, direnme ve teslim olmama, uzlaşmama
karakterimizle, değerlerimiz, geleneklerimiz ve onurlu tarihimizle, “öldüler yenilmediler” yazan yüzlerce mezar taşımızla biz
bu iddianın
sahibiyiz. Bu ailenin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum.
Bugün
hapishanelerde yaşanan süreç, yeni bir sınav ve zafer sürecidir. Emperyalizmin
ve oligarşinin devrimcileri, özünde halkı teslim alma amaçlı saldırısının
görünürdeki biçimi hücre tipi hapishanelerdir. Bu saldırı karşısında alacağımız
tavır ve temel eylem biçimimiz bellidir. Direnişimiz ideolojik, politik ve
örgütsel anlamda önemli gelişmeleri açığa çıkaracaktır. Halkın muhalefetini
büyütecek, meşruluğumuzu kitlelerin beynine kazıyacak ve devrimci tutsakların,
Parti Cephemizin teslim alınamayacağını bir kez daha beyinlere kazıyacaktır.
Ben bir Ölüm Orucu Gönüllüsü olarak, bu direnişin en önünde olmaya hazırım.”
***
Fırat Tavuk’un Ölüm Orucu'na Gönüllülük
Yazısı:
En ön safta
yer almaya hazırım
Yaşadığımız süreç partimiz,
halkımız ve devrimimizin geleceği açısından tarihsel bir öneme sahiptir.
Düşmanın hapishanelere yönelik saldırılarının görünürdeki yanı hücrelerdir.
Ancak bu saldırının amacı ve hedefi çok daha kapsamlıdır. Asıl hedef devrimin,
devrimci örgütlerin, özel olarak da Parti-Cephemizin tasfiyesidir. Dayatılan
ideolojik teslimiyet ve yenilgidir.
Bu süreçten zaferle
çıkmak ideolojik, politik ve örgütsel kazanımlarla çıkmak görevi
Parti-Cephemizin ve biz Parti-Cephe tutsaklarının omuzlarındadır. Tarihimizden,
şehitlerimizden, geleneklerimizden, halkımızdan ve önderimizden aldığımız güçle
kazanacağız. Buna inancım sonsuzdur.
Zaferi bedeller ödeyerek
kazanacağız. Bunun bilincindeyim. Ve hiç tereddütsüz bu süreçte gündeme
gelebilecek tüm eylem biçimlerinde en ön safta yer almaya, bu uğurda seve seve
kendimi feda etmeye hazırım.
Sürecimizin esas eylem
biçiminin Ölüm Orucu olduğunu biliyorum. Gündeme gelecek olan bir Ölüm Orucu
eyleminde en ön safta yer almaya hazırım. Partimiz layık gördüğünde, böylesi
bir onurlu eylemde halkımız ve partimiz için şehit düşmeye gönüllüyüm. Bu
yöndeki düşüncem nettir. Özellikle de son süreç açısından kendime yönelik program
ve hazırlıklarım bu yöndedir. Var olan zaaflarımla mücadeleyi, olumlu yanlarımı
büyütmeyi esas olarak bu amaç ışığında ele aldım. Bu konuda küçümsenmeyecek
adımlar attığımı düşünüyorum. Bu konuda hiçbir tereddüt yaşamadım. Yaşadığımız
bu süreçte misyonumuzun bilincinde olarak, partimin bana olan güvenini hiçbir
koşulda boşa çıkarmayacağıma inanıyorum.
Kendimi tanıyorum.
Eksiklerimin olduğunu biliyorum. Ancak halkıma ve partime olan bağlılığımın
önüne geçebilecek, devrime olan inancımı zedeleyecek, bu uğurda canımı vermemi
engelleyecek bir zaafım yoktur.
Bir Parti-Cepheliyim,
partimle varım, partim için varım.
Başta sürecimizin esas
eylem biçimi Ölüm Orucu eylemi olmak üzere, kendini fedayı gerektirecek tüm eylem biçimlerine hazırım; gönüllüyüm.
25 Mart 2000
***
Ölüm Orucu İle
İlgili Düşünceleri;
Direnişimiz,
ideolojik ve siyasal bir
zafer
olacaktır
Tarihsel bir süreçten
geçiyoruz. Yaşanan sürece en az bizim kadar düşman da misyon yüklüyor. Hücre
hapishaneler saldırısı ve buna karşı göstereceğimiz direniş, yaşadığımız
tarihsel sürecin merkezine oturuyor.
Bizlere dayatılan çok
açık bir teslimiyettir. Amaçlanan F tipleri aracılığıyla yıllara yayılan bir
ideolojik teslimiyet yılgınlık ve yenilgidir. Ve yine biliyoruz ki, bu
saldırının temel amacı halkın teslim alınması, tüm muhalif seslerin susturulmasıdır.
Bunun için uygun bir “fırsat” yakaladıklarını düşünüyorlar.
Bu yüzden “kararlılık”
gösterilerinden geri durmuyor,
saldırılarında ısrar ediyorlar.
Bu saldırılarını,
hesaplarını boşa çıkaracağız. Ölüm Orucu direnişimiz, yalnızca saldırıları geri
püskürtmeyle kalmayacak, kitle hareketinde, halk muhalefetinde önemli
gelişmeleri de açığa çıkaracaktır. Direnişimiz, tasfiyecilik rüzgarlarının
estiği günümüzde ideolojik ve siyasal bir zafer olacaktır. Halkın çok geniş
kesimlerinin düzene olan tepkilerini büyütecek, “istikrar” görüntülerinin ardındaki
asıl Türkiye tablosunu açığa vuracaktır.
Devrimcilerin meşruluğunu geniş kesimlerin belleğine yerleştirecek, örgütlenme
kanallarını açacaktır. Ölüm Orucu eylemimizin Türkiye devrimi açısından,
Parti-Cephemiz açısından yaratacağı sonuçların önemini bilmek bana büyük bir
mutluluk, coşku veriyor. Kazanacağımıza olan inancım tamdır. Tarihimiz hep buna
tanıklık etmiştir. Doğru politika ve taktiklerle bütünleşmiş, ölümüne direnme
kararlılığı... Bu bizim çizgimiz ve tarzımızdır. Bu tarz, hep kazanmıştır.
Bugün de böyle olacaktır.
Düşmanla
gireceğimiz bu çatışmada kendini halkı ve vatanı, partisi ve tüm parti
değerleri için feda etmeye hazır bir Ölüm Orucu gönüllüsüyüm.
Bir devrimcinin, devrimcilik yaşamını noktalayacağı böylesine şanlı ve tarihsel
bir direnişte yer almak, Ölüm Orucu şehidi olmak benim için tarifi zor bir onurdur.
Zaferin düşmanın her türlü saldırısına göğüs gererek, şehitler vererek
kazanılacağını biliyorum. Buna hazırım, partimin, yoldaşlarımın yüzünü kara çıkarmamaya,
düşmanın elinde patlayacak bir bomba olmaya hazırım.
Partimden, önderimizden,
geleneklerimiz ve şehitlerimizden, yoldaşlarımızdan ve gelecek umudunu bize
bağlamış olan yoksul halkımızdan, ideolojimizden ve iddialarımızdan aldığım
güçle alnımıza takacağımız kızıl bantları zafere taşımayı sabırsızlıkla
bekliyorum. Bir Ölüm Orucu gönüllüsü olarak partimin talimatlarını bekliyorum.
YA ÖZGÜR VATAN YA ÖLÜM
YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN
KARATAŞ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK
KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Fırat
Tavuk’u Anlatıyor: